August 18, 2025

Nefret zamanla ağırlığı artan bir yüke dönüşür, görünmez edersin, istemezsin senden yana gayri, 
edende biriken kordur ister görmezden gel ister delinir bu var halin. 

İkimgöz yaşını göstersem size bilebilir misiniz ne kadarla narin? 
terk edilmek hep aynı kırıklığıyla güzellenir, sen aynı değilsindir, ezilişindir ayna hali. 

Ne olduğunla ölçmezler aşkını, şansına kalır öpüşler.
İşte bundandır küsüm hayli, 
ban bırakın, 
ben uyur kayar, geleceğe kapalı bam papi.

Bitkinliğin tasarlanması duruyor baş aşağı, zincirler şeffaf sahi, 
Spekülatif gelecek tasarımı dağdan inen kar tanesi gibi yalnız ve senin, 
umrumda değil merkezden yayılan kor eseri. 

Yüz körlüğü saçmasıyla karşı karşıya kalsa kafi,
ancak olmayan herşeyin tiyatrosu bu,
bitmemesi başlamadığındandır dizesi dahi.

August 17, 2025


bugünkü kitap buydu.
çağdaş alman kültürünün başlangıcı olarak kabul edilen bu kitap roman-mektup tarzında yazılmış.başından geçen olaylarını ve aşık olduğu kadına karşı duyduğu hislerini döktüğü mektuplardan oluşan kitap oldukça şiirseldi ve okulda okumak pek zordu.olsundu.


22 Mayıs
bazı insanlar,hayatın bir rüyadan ibaret olduğunu düşünmüşler.bu duygu benim de peşimi bırakmıyor.insanın yaratıca ve araştırıcı kuvvetinin dar bir çerçeve içine sıkıştırıldığını anlıyorum.şu zavallı varlığımızı sürdürmekten başka hedefimiz yok,salt ihtiyaçlarımızı gidermekle uğraşıyoruz,başka bir şey yaptığımız yok.içimizin rahat ettiği zamanlardaki sakinlik boyun eğişten geliyor.böylelikle zindanlarının duvarlarına güzel resimler,iç açıcı manzaralar çizen mahkumlara benziyoruz.bunları düşündükçe sanki aklım duruyor,Wilhelm,kendi içime dönüyorum ve orada başka bir dünya buluyorum.bu alemde,hayat ve hareketten çok sezişler ve karanlık istekler var.karşımda türlü türlü imgeler dolaşıyor.ben ise gülümseyerek derin düşüncelere dalıyorum.

27 ekim
çok şeye sahibim.ama onu düşünmek her şeyimi silip süpürüyor.nelerim var!fakat onsuz herşey bana hiç oluyor.


şeklinde.


Bu kitaptan etkilenip yazmışım kelime kelime, noktamalardan sonra boşluk bırakmadığımı göz önünde bulundurursak 2009'dan öncesi, her şey hala aynı etkide etkiliyor, ne diyim, kitap dertti.

ritüel hayat tablosu


9.30 da sınav
12.00 da kahvaltı
13.20 de dersanenin yanındaki sokakta 1 tane sigara
13.30 da dersane
17.30 da dersaneden çıkış
18.00 da otobüs
18.40 da 330-bostanlı
19.20 de call u

(bunu 2009da draftlamışım) 

August 16, 2025


 

 Zaten şaşmıyor, anlamsız öğleden sonra kestirmemi bitirmeye karar verdiğim saat 15.12, hiç şaşmıyor, saat ya 12 geçiyor ya da 12 var oluyor.

Cidden şaşmayan nadir şey var biri o, biri de tembelliğim, diğeri tırnak yiyorum, beyaz şarap içmiyorum, bunlar şaşmıyor yani. 

Annem bahçenin kapısına yakın parkeden yan komşudan şikayetçi, bu da şaşmaz.

Ama cidden illa da burnunu biraz da olsun sokacak bizim bahçe kapısına..Bunları yazarken annem gelio, 2 ayrı ev göstermeye gitmişti, o arada bana makinayı boşalt dedi ve şu börülceleri ayıkla ve bişey daha diyordu ben ofladığımdan devam etmedi, tembelim işte, şaşmaz o da.

Zaten ben bi şekilde neden hala buradayım onu kestirememenin verdiği ağırlıkla kestiriyorum, eskiden benim evimde duran ikea indirim kısmından aldığımız koltukta, L'dir kendisi.

Börülceleri güzel ayıklamışım pohpohlaması geliyor, makinayı yarım boşalttım diye ki yerlerini bilmediğim şeyleri ellemedim sonradan gıcıklamasın die, aa bunlar kirliler mi laf sokması beliriyor, ama olsun ne yaparsa yapsın veyahut derse dahi gıcık bir yerden değil, herşey normal ve komik gelir. 

Herşeyi ayırasım gelmiyor, sokaktan içeri dalan yavru kedi her ama her şeyi tırmalıyo. Sallamıyorum, neyse o. 

Yapıveridursun diyorum ablam, biz gelene kadar, yemeğin harcını, teknede bişi yok dio annem, hani sarımsaklar oradaydı?

Sarımsaktan ekonomi vakti geldi çattı, işte bu an! Teknede çok var ya, eve almak no deyor. 

ona ulaşmak da ayrıca bir zor diyo,

ablama, 

Sarımsağa olduğu kadar şu anda, 

haklı,

baba kız, bakmazlar telefona, şaşmıyor.

bana sorsan meşgulum ondan açamam, ya da açsam da kısa keserim, ödünüz kopmasın, kendi halimdeyim.

neyse öyle ya da böyle, yemekler hazırlanıyor, tüm tırnaklar yeniyor, birkaç foto seçiyorum bok var gibi instaya falan koymaya, biraz ona yolla biraz buna yolla, aşırı ısınmış laptopu kapıyorum hışınla, şaşmazzzzz, hızlı pes ediyorum pc başına.



(bunu dün hızla yazdım, bugün editledim ha ha haaa şimdi oldu yani der gibi neyse edit polisi vardı Bi ara bana editlediğini fark etmiyorum sanma falan yazmıştı, kimdi ve nereden yazdı hatırlamıyorum ama yazdı işte, bok var gibi o da gerdi beni, sonra buradan edit yapmayı bırakmıştım, gerçi her bir yerden de, şaşmaz, neyse o. ) 

August 14, 2025


 

  1.  ne zaman yazıcam diyorum, yazıcam yazıcaaam
  2. önce aklımı oraya danklatan şey yaşanıyor oluyor, aynen tam o anda yazası geliyor halimin, ama anlamıyorum büyük yazarlar durup mu yazanlar yoksa sonra mı? büyük yazar diyecek kadar sıkıcı ama bir o kadar da inançlıyım bu cümleye kadar. sonra ise nasıl akılda kalıyor ya da nasıl aynı hevesi tutuyorlar bilmiyorum da şeylerin hissettirdiklerinden beynime akan cümleler anda oldukları gibi değiller sonrasında, 
  3. ya da cidden o cümleler oldu mu yazmasam da?
  4. ekran beni sevmiyor diye değil belki de, artık gözlük kullanıyorum, geceleri de varım başında ancak laptopum eski ve sıcak diye de mi değil? ya da çıkarttığı ses veya dur yok daktilo daha da sesliydi, benim hiç daktilom olmadı ki,
  5. bir sokak geliyor aklıma, anca bir sokakta yürürken geliyor tabii, napıcam, defteri çıkartıp yazacak mıyım? o eski tozlu halini sokağın, insanların tavrının bendeki etkilerini ve bilmediğim bir benin belirişini önce bende sonra işte en dar sokağında hadi diyelim Kathmandu'nun, aynen hadi oranın olsun bari ihtimal-i, durup yazmalıyım belki de, 
  6. ya da ben yazmak için var olmadım, anca söylemek kendime
  7. içli
  8. ve 
  9. söylenecek en içten cümleleri
  10. önce kendime.
  11. ya da işte bir de arada tamam diyorum, yazacağım, herşey hazır, her şeyi benim de ayırasım gelmiyor, ama yine de tam o yazma anında inanır mısın, hiç çekmediğim o uyku beliriyor, ön kapıdan da girmiyor, arkadan sıkıştırıyor beni, uyutuyor 2 4 5 saat, uyanıyorum, halbuki depresyonda da değilim,
  12. ya da öyleyim sanıyorum,
  13. masanın başında oturmuş bitmiş yemeklerin kaldırılışını izlerken bana sorulan çay? sorusuna ihtimam etmiyorum ama yazasım geliyor işte, orada öylece durmuş, yemek sonrası, çay umursamazlığında, hissettiğim, aklımdan geçen, hissetmek de ne demekse de neyse işte, bana gelen o cümleleri yazmak, yazmak, yazmak. Ancak ben sadece aklıma suya yazar gibi serpiştiriyorum cümleleri, sonra gelirler diyorum herhalde kendileri, 
  14. hiç gelmiyorlar,
  15. hiç olmadılar san ki.

i drink milk every day