August 31, 2009






i like to walk with you.

August 26, 2009

kısır?

August 12, 2009

for molly

(rüzgarın tozları vurdu yüzüme,
sensizliği seninle yaşamaktan da acıydı.
ve yokluğun adını verdim sana,
uykusuzluğun sırrını,
huzursuzluğun acısını,
eskimişliğin kokusunu.
belki bazen gülümsersin diye,
renklerin masumluğunu,
biraz da kendi masumluğumu.

parmaklarını birbirine dolamak kadar kolaydım
gözünde,
parmaklarımı birbirine doladım önünde,
ve sen giderken ben,
gülümsedim yine.

özlemenin güzelliğini sen uyurken yaşadım,
ben uyurken sen,
her gece yaşadın.
her gece yaşıyorsun.

şirin tarafıma kilitledim tenimi,
özlemiyorum,
arada bir anımsıyorum;
ne kötü sarardın beni.

ne kötü içerdin sigarayı,
gözlerinin önünden geçen sinekleri sayardın.

üstelemenin doruklarına vardın,
artık uyanmasan bile olur;
yaşadığını hissettirecek renk kalmadı)

August 4, 2009




evin içinde geziniyorum.
duvarlar bi garip,her yer toz.
loşluğun getirdiği kafa karışıklığının etkisinde bir sürü cola şişesiyle tartışıyorum,
cam kırıkları ayağama batmasın diye koltukların üzerinden yatağa ulaşıyorum.
bazense merdivende yatıyorum.

tütün,tütün


söylenecek çok şey yoktu.
hızlı konuşmaktan yorulmadığını iyi bilen kişilerden duyduğum bir kaç gereksiz cümlenin dışında,geriye kalan fazla bişey olmamıştı.
-artık sen,sen olsanda ben seni tanımak istemiyorum.-
yavaş adımlar,uyuz dokunuşlar.demir parçasının ıslak dayanılmazlığının sinsiliği vuruyordu yüzüne,nefret edilmesi kolay bişeydin.
kafamı çevirdim,
yanındakinden nefret etmek de kolaydı,
ama elleri fena sayılmazdı.
-arkadaşının elleri çok güzel-
rüzgarın içine,sen istemesende dolması gibi bişeydi o,basitti biraz,rastgele olan hafif turunculuk katılmış bir gözkyüzü gibi.

eldivenlerin kayganlığı gibi yapış yapış gülüşün soğuttu beni sana sabahları,gözlerinin boşluğu ve sigara izmaritlerinin çokluğu.

..ardından gelen bir kaç melodi işitiyorsan,bazı anlarda,kafanı çevirip bakman gerektiğini sana düşündüren anıların varsa aklında,biraz dolanıp geri gelmek gözüne güzel görünmüşse,masadan kalkarken bak gülüşlere.gözlerini kaçırman bişeyi değiştiremiyorsa masanın altında bir sürü ayağı yalnız bırak,karışıklığı önlemeye çalışmadığın sıralarda bak mesela ağacın dallarına.
ama çok uzaklaşma.
havada beraber uçuşan sinekler seni arar yoksa.
..
/
denizi izledim.uzun bir süre.soğukluğun dalgalarla ardarda ayaklarıma çarpışını izledim,güneş gözlerimin önünde batmıştı.
çok üzülmedim.
gökyüzünün harikulade renklerini kıskandım.
ve uyuya kaldım.
/

gıcık seslerin tekrarlanması,hem de artarak ilerlemesi,beynini uyuştursa;
-ne iyi,ne hoş.
ama bulutlar pek güzel olursa,orda kal.

kutuları üstüste koysanda onlar hala kutudur.
cidden.

i drink milk every day