September 21, 2009

böyle şeylere varım


böyle esintili günlere çok varım.hele bir de içine içine giriyosa hava,yavaştan uyuşmuşsa gözlerin.
ellerin titremeyi özlemişse,saçların birbirine karışıyorsa ve gülümsüyorsan,ben varım.
bardağı yavaşça masaya bırakıp ayağa fırladı.
-"görebiliyor musun?"dedi.oda fazla aydınlık değildi ve aslında o da tam anlamaıyla göremiyordu,hissedebiliyordu.
-"neyi?"dedi karşısında duran yüzü hüzne müsayit adam.
-"rüzgarı?"
epey düşündü,ellerini havaya kaldırıp odanın içerisinde bir o yana bir bu yana salladı,narince ama.hissetmekte zorluk çektiğini belli edercesine ona döndü ve kafasını indirdi.
-"olsun"dedi.
şimdi ise ikisi aynı koltukta oturmuş birbirine bakıyorlardı.kızın saçları uçusuyordu ama adamda tık yoktu.uzun bir süre sonra kız bi anda ayağa fırlayıp uçuşan eteğini tuttu.
-"nasıl olurda hala hissedemezsin"diye yakınıp durdu,bir sigara yaktı.
oğlan ise üzügünlüğünü beslemeye devam ederek odada dolanan sigara dumanını izledi,yayılan lavanta kokusu dikkatini çekti,ayağa kalktı ve kapıya yöneldi.
kız bi anda sinirlenerek;
-"gitmesi gereken benim"dedi.
-"gitmesi gereken bendim."
adamın yolunu keserek ona bir gülücük tattırdı.
-"böyle havalarda gitmesi gereken benim"dedi.adam ne yapıcağını bilemeden kızın elindeki sigarayı aldı.
-"iyi git o zaman".
odanın biraz daha karanlık olan köşesindeki eskimiş bordo kadife bi koltuğa oturdu ve izlemeye koyuldu;kız üzerine mavi yağmurluğunu geçirdi,ayakkabılarını giydi ve arkasını döndü;
-"keşke sen de hissedebilsen ve gülümsesen"dedi.sesinde bir titreklik falan yoktu,ve de düşünülmüş bir cümle de değildi.aniden çıkmıştı ve kararlılığı adamı biraz da olsun düşündürmüştü.
yavaşça kapıyı kapattı.ve saçları bulutlarla buluştu.
adam hala hissedemiyordu ve farkına varamıyordu.
kız şimdi dışarıda rüzgarla fısıldaşıyordu.

i drink milk every day