April 28, 2009

anlayamadı



şöyle biraz yana kaydı.öne doğru bi kaç kez eğilip,dikeldi ve masadaki hamura uzandı.rengi pembeydi.çokta yumuşak değildi ama idare ederdi.
-"hayat..."dedi karşısındaki çinli edalı çocuk.
elinden hamuru bıraktığı gibi panikle yüzünü ona çevirdi.
-"böyle başlayan cümlelerinden hep korkmuşumdur..."dedi ve hamuru fırlattığı yerden geri almaya çalışırken bel ağrısının vücudunda başlattığı savaşa yenik düştü.eski püskü görünen koltuğa atıverdi kendisini.derin derin nefes alıyordu.ve hızlı.gözlerini pörtletip karşısındaki boş duvara bakmaya başladı.çinli gibi olan çocuk bi anda panik oldu ve napıcağını şarşırdığını belli etmek için salonda bir oraya bir buraya gidip gelmeye başladı.bu anlamsız gidiş gelişleri eski püskü koltuktaki yığılıya hiç yardımcı olmuyordu.
-"hayat..hayat güzel.vallahi"dedi çinli.tam ortada durup ona döndü.cevap bekliyordu.
beli şimdi daha da iyiydi,biraz dikleşti ve çinlinin,görebildiği kadarıyla,gözlerine baktı.
-"hamurumu gördün mü?"
çinli şimdi etrafta hamur arıyordu.

i drink milk every day