June 7, 2009

aynalar(haha)

beni tam da uyurken yakaladın.
ama o sizi seviyor.
ve çarşaflar birbirine dolandığında çıkmak için nefesini tuttu,dayanamadığını ve daha fazla çaba sarfedemeyeceğini anladığında yenik düşmeyi boynunda bir madalyon gibi taşımaya karar verdi,etraf çok beyazdı ve gülüşleri onun eskidiğini tam da istediği gibi anlatıyordu.
ama o çok eskimemişti.
elleri yüzünü kapatmaya çok yaramıyordu,ama her zaman elleri yüzündeydi.göz altlarındaki morluklar ona insanların yaşattığı anıların bir armağanıydı ve hiç şikayetçi olmadan anıları hatırlardı.
bazen gülümseyemezdi.
daldığı düşüncelerden çıkmak için başka insanların beyinlerine akmaya çalıştığı gecelerde hep uyuya kalırdı,kalktığında ise sen başında değildin.
ama o seni seviyor.
onu tam da uyurken yakalardın.
ve ona belli etmeden oradan uzaklaşırdın.
bacaklarını karnına doğru çekip birbirine doladığı zamanlarda,etrafı izlerdi sessizce ve fazla şey düşünmek istemezdi.etraf her zaman çok beyazdı.
-beyazı hiç sevemedi.
o artık ellerini senin yüzüne koymak istiyor.
ama o sizi seviyor.
ve kuşlarla yarıştığı sabahlarda,pencereden içeriye gelmek isteyen hafif rüzgarın perdelerde takılı kalmasını kendi içinde yaşıyor.örtüler rüyalarını silmeye fazla yarayamadı.
ama onun hiç perdesi olmamıştı.
resmini çizdiğin kızların adını bilmek isterdi hep,en önemli ayrıntı adınız yazıldı duvarlara ve duvarlar yıkıldı hayallerinizin başladığı noktaya.
biri oydu.isimlerden biri onun ismiydi ve heryerdeydi.
ama o seni seviyor ve sen onun ismini hiç bilemedin.
yıldızlar her zamankinden uzak görünürken ona,avuç içlerinden akan terleri üzerine sildi umursamadan.her zaman bunu yapardı ve biri her zaman kızardı.
ama artık o,sen onu uyurken yakalama diye uyumuyor bile.
ve kim olduğunu asla bilemedin.
kim olduğumu bilemedim.

i drink milk every day