December 21, 2023

 defterden2019;


biri var araştırıyor,

işi zoor,

kendini arıyor.


sabahları erken kalkmıyor 

v

e

yatağın hep solunda uyuyor.

kareli defterleri sevmez ama genelde kendisini onlardan birini kullanırken yakalıyor/buluyor.


biri var araştırıyor.

işi zr, kendisi kayıp.

ertelemeye yatkın ve donuk. 


geceleri geç uyuyor

v

e

yatağa hep yalnız yatıyor.

_____________________________________________

me to much melankoli yaaa

hehe : )

editsiz.

sayfayı çevirdim ki bitmemiş, devam:

_____________________________


biri araştırıyor.

uzay mı daha uzak sen mi?

engebeli kalp çıkmazı adı,

tadı durmuş ses çomarı,

itin öncüsü,

sinek gibi vızlı.


biri araştırıyor,

daha kumlar tepesinde,

gözleri kısık kokusu iprem.

uzay mı daha içimde yoksa sen mi?

kahkaha dolanbazı,

ip üstünde 3 sekme,

söyle!


biri araştırıyor,

zakkumu, kederi, ıspanaklı böreği (sonuncuyu şimdi ekledim hehe 2023)

sanrısı  ezberi,

kıdemli acemi.


Biri araştırıyor,

alacağı nefes isimsiz,

çevresi belirgin şeffaf,

ama pek değil içten dıştan,


kendisi mi daha az gerçek artık,

yoksa onlar mı?

sesler kulağında tutsak bir odaya, duvarları kaygan, kapısı damdan.


biri var araştırıyor,

ölüm daha uğramıyor ona da.

ısrarı, sahte.


_____

eyvah yarım : (


 

unevenness

 ne hayatlar akar rüyalarda sesi olmaz duyarsın

dünde kalır cümlelerin,

İstanbul hep bekler sanarsın.

 defterden2017

geçmişim büyük bir ölü,

içinde kan olmayacak kadar renksiz,

belirsizdir arzu hisleri,

ne hayal kursam veremez seni,

vermez seni,

içim içime büzüşüyor,

kuyu oluyor bedenim, attığın taşın sesinin yankılanmadığı,

duyguları ise yüz gölgesinde gizlidir.



-------------------

Bu cidden çok kötü şöyle deneyelim, bakalım kurtarabilecek miyim

--------------------

geçmişim büyük ölü bir kuş,

içinde kan olmayacak kadar renksiz rotasında etrafında dönüyor,

belirsizdir arzu hisleri sesleniyor vikvik,

ne hayal kursam veremez seni bana bu kuş,

vermez seni bilirim o beni istiyor,

pençesindeyim, ama yine de kanım akmıyor,

şeffaftır bedenim.

içim içime büzüşüyor sonra,

kuş bunu izliyor,

bana olan herşey sanki hoşuna gidiyor,

attığın taşın sesinin yankılanmadığı bir kuyu oluyor şimdim,

duvarları yumuşak,

sanki el yapımı saten yorgan,

içine aldığım insanların ise duyguları yüz gölgesinde gizlidir.

zorla yaşatmayı bıraktığım kuşun yuvası yaptığım kuyunun yüz gölgelerinde..

_______________________________________________

gibi bişey mesela,

hızlı bir edit oldu buna geri dönücem.

December 20, 2023

 en güzel yerinde oturmuşum tiflisim

aklım sen

teninin kokusunu sevmesem desem dahi boğamak istiyorum genzimi, 

leş bir sevişme sonrası hiç fena değildi terin tenime,

havada dağlardan gelen nemlerle, nefesini çektim içime.

yapışmak cizmine, en çok da yapışmayı sevdim pipine.

sanki tek sıcak senmişsin gibi soğumuş bedenimi sende yakmak, evet bu biraz romantikti,

aldırmadım.

Sonra biri karşı kapıdan çıkıp ışın gibi ışıtılmış yorgan getiriyor bacaklarıma inanır mısın?

şu andayız, hayal puuufff.

gözleri mavi gülüşü şık, 

evet ama senin de gülüşünün cidden hastasıydım,

salaklığını örterdi kimisi,

kimisi sırf benim salaklığıma gülerdin.


Arkamda binlerce yıllık kilise, karşımda kalesi şehrin,

önemi yok 

çünkü ne onu ne de seni bebeğim!

ayıkıyorum gerçeği,

ne seni ne onu şekerim. 

yalnızca kendimi

Yalnızca kendim

isterim etmek şeffaf biraz cam biraz da düş gölgesi.


yalnızca yalnız

beni.

özellikle geceleyin.

27 sept 2023

 ale ge-orici kangrenleşmiş doğa imgeleriyle ahlaki açıklamaları yan yana diziyor,

peki ya bugünün bombardımanları da vincinin ütopik öngörüsünün diyalektik antitezleri midir?

felsefendeki aşkın öğenin ayaklarının yere basması için doğadan öte sanata dönüyor usta,

biz 112 tl peynire vermeme peşindeyiz, Balıkesirmışmiş, 

Ve anneminse canı televizyonun önündeki sehpanın üstüne çıkarttığı çorapları bırakmak çekiyor işte laf söylediği bana max 37 saat önce

Sonra bağırıyor öteye doğru, aferim oğlum çok cesur 

Aferim ona tabaklardan hiç korkma ZZZ


Geçmiş ile şimdinin yan yana getirildiği karelerin algılanmasını sağlayan tanıma'nın şok'u elektrik gibidir,

bu şokvarilik bilinçli algı düzleminde taklit edilip çoğaltılır.

aşk gibi bişey yaşanır.

ya da bol sesli inşaat.

bilişsel patlayıcılık aktif aksiyon içerir,

anarşit'sçe kesik kesik,

dindışı parçalarıyla bombardımanda.

ömür boyu bıçak yapacak biri geliyor aklıma, kuşbaz,

10-17 tansiyon,

sarımsağından ekonomisi, tıpkı annem gibi,

koca bir e harfi,

biraz eskimiş küp şeker var elinde,

midyelerimi kırdın diye kandırıyor Venüs beni.


Pasajların gözle görülür teorik armatürü, bir rüya alemi olarak seküler, sosyo-psikolojik bir modernlik teorisi ve devrimdi, 

sınıf bilinciyle aynı anlamı delen bu rüyadan kolektif uyanış anlayışı ya bir de hani,

evet evet bu formülasyonlar zati sık sık karşılaştığımız şeyler,

hı hı evet,

ana argüman ise tersine kapitalizm döneminde sanayileşmenin toplumsal dünyada bir yeniden-büyülenme yarattığı ve bunun aracılığıla, mitik güçleri yeniden harekete geçirdiği yönünde.

bölünde bölünmede ölünme.

Görgüsüzün pızığı,

Roman rakamlarıyla anılan dünya savaşları,

Tesadüfleri ihtimallere dahil etmek delilik de yaratırdı,

Salatalığın yeşil hali avucuna da dikelirdi,

Yolun kenarındaki tavuk ayağıyla poşeti de itelerdi,

Ateş böcekleri göle karışırken yanımda kalmanı da isterdim,

Jung petrol,  

Tüy denoru,

._-`°°`-_. 
[            ]
|            |
..............

bi an böyle bi şey yaptım ama ne bilmiyorum içini siz doldurun..

bukaç yıldır doldurulmayı bekleyen bir tapınak değil,
ya da sucuklu yumurta kabı.

December 18, 2023

bazı sabahlar sana daha yakınım,
bazen hiç yoksun buralarda.
önce aklımda, yalnızca aklımda.


2009
eksikliğin de yok değildi.
hafifçe döndü.

elektriksel hislerim

ay bu gün saklı gününde,
geceleyin karanlık bizi takip eder yine,
canavarlar ve kuşlar dolaşır ortalıkta,
yüzüm hüzne çok müsait ya,
bende hüzünlenirim bir kaç dakika.

alt katta komşum yok.
rahatım epeyce,
sevişme sesssssslerinden uzak,
üst katta yok.
kafa karıştırıcı birkaç dilim zencefil yaprağı,
kokusu berbat.
yüzüm hüzne çok müsait ya,
yıkarken akıttım gözlerimi, kirpiklerimi.

havada uçan bir kaç kitapla karşılaştım.
göç ediyorlarmışmış,
nie? dedim.
nireye? dedim.
tozlanmış sayfalarını ve kapaklarını sallayarak,
sıkıldık. dediler.
oysaki oysaki.....
sadece ben ve o.
yüzüm hüzne müsait ya,
biraz büktüm dudağımı,
birkaç saniye,
kitaplar uzaklaşırken buralardan.
yalandan üzüldüm aslında,
okudum ben onları ne de olsa.
şimdi rol yapma zamanı değil.

canavarlar paçalarıma yapıştı.
elektriksel hislerim uyuya kalmış.
nerden bilecektim ki;
geleceğin içinde yaşadığımızı.
soramazdım bunu.
ama neyse ki bu gün ay saklı gününde.
yüzüm hüzne çok müsait ya hani,
onun için zaten,
tüm bu düzülmelerim;
yüzmeyi bilmeyen balıklar için.
tüh tüh
çok hüzünlü.
di mi?


2008

 köpekten çıkan durumda ulusal uluma

gözlemliyorum bi bir kabsam anlamamam anlamsız bilmemem yabancı.

kalbimin atışı veya kolumdaki siyahbeyaz bileklikler ya da çantasını karıştıran biri

sokaktan duyulan bilmediğim dilden dua tabikli düdüklü sesine karışıyor

kuşlar burada da kuş 

bazen mavi

orada da yeşildi

açlık ise anlık bişeydir sonra kabulleniş gelir 

salakla salak oldum ama bırakıyorum salaklık salaklara kalsın

tam düşünmeden olucam diyorum

bişey hanım falan bey başıma dikiliyor,

yok istemiyorum teşekkürler. namaste.



d-ölmedin de tuhaf bir şekilde,

tansaş torbası pencereye takılmış duruyor istemsizce ses tos ses tiz iz toz

istihdam istisnam yaratmaaaa

vergine vereyim sus bağırma fişini kesiyim

güvenir güvenal estetik satan kadar batan da çıkar 

sikke sikke öderiz evham durul ya 

da sittin sene vermeyenler durursun kers hers motor

yatır toprağa sondj dön söndür dicem de

hala yanar ki durmaz o elektrik "bro


evin bir köşesine annesi geçiyor

annesi ne zaman mutfağa gitse kızı da peşinden gidiyor diye anne şikayetçi

salatalıkları sıcak suyla yıkama diyor

bu da ekonomiyi mutfaktan yaptıran bir anne

bağırıyor kızı bağırma diyor ama sanırım bağırmıyor da kızın istemediği bişey söylüyor anne

anneler hep kızlarının istemediği şeyler söylüyor gibi oluyor ama sanırım durum o değil 

durum aynı yukarıdaki gibi salamamamız

anneleri bırakamamamız

sanki bizim suçumuz varmış gibi

sanki ben dedim göbek bağımı kes diye doktor! 

rahat bırakın beni

ekonominizi ve

koparılmış bağlarımı geri sağlayın bana 

sokun beni içine miğdesinin gülüşünü bildiğim her yanıyla tenine girmeyi istediğim annemin

yerse itin beni içeri ekonomi falan istemeyin benden

kesmeyin elektriğimi


içilen suyun hesabını soruyor şimdi anne kızına, bol su iç diyor

ekonomi burada işlemiyor ama sıcak suyla el yıkamak yok. 


 nasıl yani, dümdüz simli beyaz kimsenin ihtiyacı olmaz?

şaşırdım doğrusu,

komatase up,

çocuk kitabından menü,

glamping saros sonra dönüş,

o işportadır sen pırlanta,

bülbüdün hala yanımda konuşurken yanan ekmek bekçisi,

kesmeyen falçata tahta cetvel elçisi,

d4rte bölünmüş yılanın pembe parlak çivisi,

hepsi de dönüyor küçük bir kasabanın gölü etrafında,

yanımda bir tek sen varsın, 

gözlerin var,

kokunu sevmiyorum ama öpüşlerin var,

çekik gözlerin,

bense göle çalmaya meraklı tepedeki ağaçları sayandan başkası olmamamın rahatlığıyım işte,

bir bardak cheng, biraz da bisiklet pedalı. 





 

 hg0 hgo hGo HgO diyor annem, çeşitli ses kaymaları farkı ile,

hgo herşey gönlünce olsun.

sanki kaderi fırtınada yazmışlar, ne yapsam ters sekiyor sanıyor gönlüm,

ancak cidden böyle damar bir yazıma ihtiyacım yok,

konu sağlık bakanlığı falan da değil ama

füzeler kalkıyor fizeler kalktı vizeler yok bazı rotalara

ben burada duruyorum hep Darağaç'ı belediyesi şanıyla,

kurmuşlar işte ne diceksin, mahalleden belediye mi olur serpilmektesin.

işte ben de burada duruyorum hep,

sırf çantalar unutulmasın diye,

sağlık bakanlığından yolladılar beni

işim bu, parti sonları kapıya yakın orta yerde durmak ve insanların bana çarpmasını sağlamak,

özellikle çantasızların önüne çıkarım, sırf çantalarını unuttuklarını hatırlasınlar diye,

ben burada duruyorum hep

siz merak etmeyin diyor annem.

Maçın kimyacı, lastik merdiven, 370TL artı cam, cenzefilli kumariye, çetrefilli gri 800 x 180

gel de inan ma

demorilize muşam ba.

December 17, 2023

 soruyorum, yazının yüzeyi yalnızca bu ekran değilken de var olan soruları,

soruyorum,

sanarsınız bir iş becerdim,

dram diyorum nasıl eylemin düzenlemeleri iseeylemin akışında çözüme bağlanacak olan bir takım hedeflerin ardına düşmüş kişiler nerede?

cidden insanları dost bilmek de karanlık ve hamursu.

oysa ben kendimi kendime göstermek için kendimi arıyorumdur,

onların işi gücü seks, emek ve zortu bok müsamma boşbeleş anca 

Ama yok düşünmemek lazım, ne anlamı var canım, düşünmeyelim.

ç

ü

n

k

ü,

düşünmeyen düşünce vardır.

sözünse özel konumu taa mağaradan dününüze aynı banal yerinde baraj kuruyor bedeninize,

sizin aklınız fikriniz pipide amma,

işte sonra kesilince tüm fatuş arkadaşım nerede arkadaşım ne?

işin aslı biz nasıl birbirimize sürekli dayatmalarda bulunuyorsak, başkaları da aynı şekilde sürekli bizim içimize işlerler,

ç

ü

n

k

ü,

sen valla yakınsın bilmemnne sanar devam edersin düşünmene,

onun umrunda değilsindir.

aslında en kötüsü onun umrunda hiç olmamışsındır, işte onu anladığın andır en önemlisi.

önemli,

ç 

ü

n

k

ü,

yeniden olmak için insan önce tüm geçmişini bilmeli,

unutmak öyle başlar.

ve geçmişe dair salladığı ne varsa, duygu his aidiyet, onun yokluğu dondurur adamı.

adam ise unutmaya dayalı yenilenme sürecinde kabullenemez tüm bayat dostlukları,

kabullenmesinin mümkğnatı yoktur olmayan şeyler korosudur bu,

olmayan şeyler.

iyi rastlantılara kapı kapatacak her arkadaşlıkları içe aktarıyoruz, yüzde 30

talep ediyoruz ve karşılılık yasası hep var, yüzde 56

anlamaya çalışıyorz, varlığı olgunlaştırma çabası bu yüzde 79

senin kabın küçükse dost yerin bunda suçu ne? işte bu yüzde yüz ediyor gülüşü uzak dahi olsa dostu dost olarak bilmiş anca sana dairdir, sana hakir, sana bakir, sana demedim mi üstün başın kir girme içeri çıkart at şu üstündekileri tezgah üstündeki kaba Şakir.

Bunların dışında geleneksel müzik üzerinde çalışmalar yapmış, bach, bethofeen, schubert gibi pestocuların kakıtlarını alışılagelenin dışına keken çalgı değişikliği volakize felan.

şimdi solumuza dönüp 2 adet bestesini izlemeye başlıyoruz...

evet dinlediğiniz gibi ihtiyacımız olan sanattır, boş inançlar değil. 

değişelim, görünüme değil telaffuza dayanır şekilde.

bu beyaz yüzeye konmuş bir selime yığını değil,

"metinlerarası kavramının bir iletişim aracına dönüştüğü bir palimpsestir."

ç

ü

n

k

ü

bulunmuş nesneye "çöp" adı vermemiz pragmatik açıdan mümkğn değildir,

olsa olsa belki bazı bazı dostlara,

evet korkarım ki kimi dostlara.


December 14, 2023

December 10, 2023


 

 istanbul 17 şubat 22 veya 21 editsiz:

Korkuyorumdur düşüncelerimden aslı nazar yarası

noktanın yeri mi kayıp dedirten cümle çabası

biliyorum en emellisi akla yatkını salın dalağı

bilinmez kederlerin içinden doğmuş düş çemberleri sıralı

belirsiz ses

ahmak anlatım

titreyişindeki tizdir tıkırtı

üstü dolu altı saklı

korkuyorumdur ezelden solgun torku temeli katman arası

anına dizgin takip çıkarısı

korkuyorumsa selden tözden muhabbet yarası

başım sağa çeker sevgi eksilmesin çeherinden yasası

eli yara dişler eti iterek köküne serp çekirdek çabası

belli mi olur belki de bezgindir masalı

soruyorum ya korkut sobası

dur bekle kaldırımları

tekar-ı selvere dayalı

sezgi tekeri parıltı şaşası

dur bekle kanımı akıtalı sevgidir korku tasası endam-ı yararı

Belki bana yıllar yıkanalı aklıma esmedi böyle gerçek böyle ılımlı bir düş pazarı

katı katman ahkamı var ya hani belirsiz siyağımsı arzu çıkmazı

yalansa salla kafanı

ahmaktır sanatı satan paspal papazı

şehr-i çeşit

belgin girdabı

korkuyorumdur çünkü hayat hayal sanalı aslında kaç gün oldu saymalı

korkuyorumdur anca düşler böyle aydınlık böyle şaşalı

korkuyorumdur korkudur kahrıma düşman tatarı

korkuyorumdur yine yalnız bir düş şeması

evi duvarı katmer şakası

zaman yalası zaman alası

girdabına neşe senlet eser asası

gün yüzü mavi beyaz güneşti sarımsı tuzak aşk

isli iksir inliyor çırası

ve harmoni dün yansın

kah keser kah serper

düş civarı anlık sezen kıymet bil tek tüner tüter hizası

ah be lübnan dolması

dur kalk bekle anca gelir titrek çalkantısı

biliyor musun bugün yine güzeldi ışısı istanbulun karışası vardı maviye su sel deniz gök deneden cik cik edası

beyaz kül tokası tomar sopası sokak ağzı ahbabı

bana ver deme gel sana yel eser söner em en ballı şakatı

elbet tembel seller eser de yer kitabı

korkuyorumdur sondan korkumdur don sibeli

atladı satır kesti kendini biteli

şimdi bir çiş bir su gidip döner kilidi bırak evdir temeli

sonu sondur korku dondur

don don don

sebebi


11 aralık 23 editli:

Korkuyorumdur düşüncelerimden aslı nazar yarası ilaç karası,

noktanın yeri mi kayıp dedirten cümle çabası yalan kakası,

biliyorum en emellisi akla yatkını salın dalağı banal yanağı,

bilinmez kederlerin içinden doğmuş düş çemberleri sıralı hey sen

belirsiz ses

ahmak anlatımdan sıyırmış paçayı koşuyor 4bölü3üstü2 yarısı

titreyişindeki tizdir tıkırtı işlemlere gelemezsin hiç biliyor karısı

üstü dolu altı saklı çember masası

korkuyorumdur ezelden solgun torku temeli katman arası çiyan kasası

anına dizgin takip çıkarısı ney dedin ney karmaşası

korkuyorumsa selden tözden muhabbet yarası süs yarasası

başım sağa çeker sevgi eksilmesin çeherinden yasası ahı mah tasası

eli yara dişler eti iterek köküne serp çekirdek çabası nah tasası

belli mi olur belki de bezgindir masalı yazdın yine yanlış taşa vur kafası

soruyorum ya korkut sobası soruyorum ben filozofik miyim şakası

dur bekle kaldırımları (bu yalnız kalmalı)

tekar-ı selvere dayalı

sezgi tekeri parıltı şaşası kah altın kah beyaz toz asası

dur bekle kanımı akıtalı sevgidir korku tasası endam-ı yararı bu ne anlam bu ne sıkıcı tıkırı

Belki bana yıllar yıkanalı aklıma esmedi böyle gerçek böyle ılımlı bir düş pazarı dalı kumarı

katı katman ahkamı var ya hani belirsiz siyağımsı arzu çıkmazı çan duvarı

yalansa salla kafanı yalansa salla kafanı salla kafanı

ahmaktır sanatı satan paspal papazı

şehr-i çeşit

belgin girdabı

korkuyorumdur çünkü hayat hayal sanalı aslında kaç gün oldu saymalı

aynı derdin tasası düüyor avcumdan yine diğer elim tutuyor onu, sevmiyor bırakmaz işte refleks naşansı

korkuyorumdur anca düşler böyle aydınlık böyle şaşalı

yok sanmam geri dön bak kakalı

korkuyorumdur korkudur kahrıma düşman tatarı

nah kazarı

korkuyorumdur yine yalnız bir düş şeması

kokan don arası

evi duvarı katmer şakası

bırakmışlık çıbanı

zaman yalası zaman alası

mod koparı mod satarı

girdabına neşe senlet eser asası

senlet ha senlet bakalım ne der en son ananla gördüğün kırmızı deniz yıldızı

gün yüzü mavi beyaz güneşti sarımsı tuzak aşk

ne güzel uydu devamı

isli iksir inliyor çırası

ve harmoni dün yansın

kah keser kah serper

düş civarı anlık sezen kıymet bil tek tüner tüter hizası

ah be lübnan dolması!

dur kalk bekle anca gelir titrek çalkantısı

biliyor musun bugün yine güzeldi ışısı istanbulun karışası vardı maviye su sel deniz gök deneden cik cik edası

sankı manzara var karşısında salak ahmağı

beyaz kül tokası tomar sopası sokak ağzı ahbabı

pıss pısss etrafa yayılıyor sır tomarı

bana ver deme gel sana yel eser söner em en ballı şakatı

elbet tembel seller eser de yer kitabı

korkuyorumdur sondan korkumdur don sınavı

atladı satır kesti kendini biteli şişmez sağ bilek kanalı

şimdi bir çiş bir su gidip döner kilidi bırak evdir temeli gıcıklar gibi sallayacaklarmış seni oradan belli

sonu sondur korku dondur

don don don

sebebi

ben sebebi bu kadar da fasulyeden.

December 4, 2023

 Geçtiğimiz sene olduğum yerdeyim.

Yalnızca masanın yeri biraz kayık.
Muhtemelen aklımdaki şeylerin bir kısmı aynı,
ancak çoğu da değil.
Seneler mi fikir ekliyor yoksa fikirler mi seneleri yapıyor?
Seneyi oluşturan neydi?
güneşin etrafındaki bir tur dışında tabii,
hangi güneş?
yılda yalnızca bir gün seni diğer yıla bağlıyor,
bu da ne?
aynaya bakarsan kendini görürsün demek gibi mi
gündeme yakın ama itilmiş fikirli benlik
kapanmış 4 duvar arasında
özgür ruh 
özgür düşünce
ne derece mümkündür
ben güneş insanıyım
ben güneşi seven bir kadınım
burada işim ne?
bu gezegenden çıkılamayacağını biliyorum ve yeni bir kıta arıyorum kendime, güneş ışığından yararlanabileceğim, özgür bir kıta bu aradığım.
cevaplardan önce soruların kol gezdiği,
çoğul bir kıta.
öbek öbek fikrin oluşturduğu koca bir seneyi,
aşkın anlamını yitirmediği,
zamanın kendini bildiği bir kıta,
orada herkese yer var aslında.
sırtımdaki ağrı, yalnızca korona oluşumdan değil elbet,
bir sene daha dik durmayı reddedişimden öncelikle,
bir sene daha ne yapmak istediğimi bilemeyişimden ve de.

insan ne ile yaşar?
insan ne ile mutlu olur?
mutluluk ne derece elzemdir?
mutluluğu tanımlamak ne derece mümkündür?

yılın özel anına az kaldı.
peki ya hangi yılın?
bir senenin bitişi mi daha özeldir, başlangıcı mı?
bana sormayın.
ben cevaplardan bıkmış olmalıyım,
özellikle aranan cevaplardan.
kararsızlığımın tetiklenişi miydi sorular yoksa cevap isteyişlerimi her bir ana?

bana sormayın,
ama size sorularım var.
bir bardak su.
tarçın likörü.
klavyenin sesi ve özlemi ellerimin defteri.
yazıyorum işte yine,
bir sene bitiminde,
mavi ekrana dönük yüzüm,
ancak yanlış olmasın,
genelde ellerime bakıyorum,
harflerden öte izliyorum dansını ellerimin yazarken fikirleri bir bir, 
cümle desem daha doğru olur.
fikir bazen ge. gelir.
yarım saat sonra saat 12 oluyor. 
2022
çift sayıları nede daha çok sevdiğimi unuttum,
lakin öyle birşeyin varlığını lakinden itibaren sildim varsayın
o şekilde bir cümleye başlamaya niyetim yoktu
otomatik pilot devreye girmiş olacak
gerçi birkaç cümle öncesini de silebilirsiniz
dilerseniz
çift sayıları sevmek
tek sayıları sevmek
bunların bir önemi yok
lafı olmaz
aynılar diye mi?
sayılar aynı olabilirler mi?
bir sayıyı tek yapan neyse çift yapan da o değil midir?
bir sayıyı rakamlarla oluşturmak ve onu çift tek diye ayırmak
tam da insanın yapacağı bişey 
ırkçılığın sayısal hali
zamanın tekliği
zamanın çiftliği
anların çifliği (çiflik / ahır misali)
zaman bana da aynı mı akar?
hem de her zaman
yalnızken de mi zamanı akıtıyorum tıpkı sizin akıttığınız gibi?
önce çiftler akıyor
sonra teklere kayıyoruz
ordan yine bir çift
sonra yine bir tek
bu sonsuz bir döngüdür
zamanın liner çizgisinde akan sonsuz bir tek çift döngüsü
ikisi dışında bir sıfat mümkün bile değil
hayır
elbette sıfırı unutmadım
ama zamanda sıfıra yer yoktur
ilk anında bile mi?
bu soruya cevap vermeyi planlamıyorum
hatta düşünerek zaman bile harcamadan devam ediyorum
zamanda sıfıra yer yok mudur?
burada belki de öyle,
yer yoktur 
burada dediğim neresi?
evimde, istanbul şehrinde, zamanda sıfıra yer yok.
soru bile değil,
cevapla geliyorum size.
sıfıra yer vermediğim bir andayım işte,
saati işin içine katmıyorum bile.
ama bakmadan edemiyorum da.
insanın gözü hep saattedir şehirde.
orta yerinde şehrin saat saat terlersin iskeletlerce
bedenin senden uzakta bir yerlerdedir ama umrunda değilsindir bedeninin şehrin göbeğinde
anıların terler
başın bulanır saat ovalinde.
saat
zaman
sıkıcı insan algısı.
üst katta sesler yükseldi.
hiç şaşırmadığım bir elektirikli süpürge sesi duyuyorum.
saate bakmayı unutmuş insanlar da yaşar şehirde.,
umurlarında değildir saat
ya zengindirler
ya umursamaz
gerisi bakar saate
zamana sahip olmak isterler
başka şeyleri yoktur çünkü
karamsarlık bu yazıya yakışır mı?
öyleyse devam edebilirim.
ancak şu anda fark ediyorum ki( saate bakınca)
iple çektiğim o ana çok yakınız.
yazımla akıyorum o ana,
12 ye 12 kala anına
senede yalnızca 1 kere yeni yıla 12 dakika vardır.
o da yılın tam bu günü bu saatlerde olur
bayıldığım anlardan biridir bu
12 ye 12 var
onikiye on iki var
ve ardı yeni bir sene
son on iki diyebilir miyiz?
sanırım en değerlisi,
yılın en değerli on ikisi son onikisidir.
bir daha o on ikiyi yaşamak için 1 sene beklemen gerekir.
bu on ikiyi yaşamak için yaşamış olabilir miyim son sene mi?
mümkün.
güzel amaç sevdim ve onaylıyorum.
belkide yalnızca yılın son on iki dakikasında yazabilmek için yaşanmalıdır yaşam. 
yılın son 12liğine sığdırabilmektir söylemleri
bir bir
ilmik ilmik dizmektir içerisine
son 12 anı, ki hala o 12ye girmedik, 2 dakikamız daha var.
kendimi fazlasıyla hazır hissettiğim o eşsiz 12ye girmeye hazırken,
bir önceki seneki son 12liğimi hatırlayamadığımı fark ettim,
neden mi?
çünkü yazmıyordum da ondan.
a ha.
güzel.
gelecek yıl, nerede ve ne şartta olursam,
en azından son 12lik için planlayacağım son günümü
şu son cümlemi siliniz lütfen.
son 12deyim artık.
zamanın bana özel kısmı saatten gözüme akarken
fikirlerim ve benliğimle aktığım bir klavue kadar tın tınlı 
siyah ve serin ayak uçlarım,
uçuşuyor türküler üst çaprazdan
tam da hissettiğim gibi işitiliyor dışarısı bana
boğuk ve tiz
ancak capcanlı
yaşayan ve bilen yaşadığını
pişmanlıklarıyla hatta hatırlayamadığı pişmanlıklarıyla kararısz ne yapacağına
biraz obur
biraz aksi
biraz da kendisi gibi kinayeli, kibirli, kirli, kısmetli.
yılın en güzel anlarında serin kanlı akıyorum geleceğe,
tam tüm bir yılı yaşama amacımı buluşumun rahatlığıyla eritiyorum zamanı geleceğe,
her sene son on iki dakikada arıyorum bulmuş olduğum gerçekleri ifade etme yolumu belki de,
ne diyorum.
son satırları silelim:
iki nokta üst üste.
hala son 12 dakika içerisindeyim ve saate bakmama gerek bile yok.
umrumda değil saat,
hiç bir zaman olmadı,
ve kabul etmiyorum zamanın akışını,
çünkü yalnızca bize öyle geliyor diye kabul etmek palavra!
sıkmayın beni bu zırlavıklarla,
aklın yarattığı şeyin genişliğinden ilerlemek istiyorum zamanı yoksaymak ilk adım.
an zamanı bütünler
an sabittir
an durağan
zamandır aktığı sanılan
inanmıyorum hiçbirinize
zaman burada geçmişiyle geleceğiyle
inanmıyorum kendime
yılın son on iki dakikasında
eşsiz saydığım, yanlış olmasın,
lafını yaptığım şey zaman mı gerçekten?

bravo.

insan ne ile yaşardı?
yarattığı problamatiklerle mi?
ürettiği kaçış noktalarıyla mı?
tutunacaklarını arayışı ve uyduruşuyla ya da?
kendimle her gün böyl konuşuyor muyum?
sanırım daha fazla kelimeye ihtiyacım olacak.
anlamlar beni sıkmaya başladı ancak hala kendimi .ok süper hissediyorum şu bitmek son 12 dakika içerisinde güvendeyim ve biraz bile olsun durmadan yazdığımı düşünürsem,
zırvalamak bile keyifli,
sanırım gğvende hissettiğim ana şeylerden birisi yazıyor olmam,
açıklama ve kaygı olmadan düşünsel akışın yazı formunda belirmesi beni rahatlatıyor olabilir ancak üzgünüm ki aklımda olan tek şey çikolatalı birşeyler yeme isteğimi ne yapsam aslında bastıramamış olmamdır.
son 12 dakika bitecek biliyorum yakında,
ve bana geriye kalan tek şey şeker krizi mi?
seneye girişin böylesi de komik oldu biliyorum.
ancak bir diğer isteğime yöneliyorum.
hawaii fişekler eşliğinde yazıyorum tüm bunları,
maytaplar patlıyor,
neymiş yeni yıl
12.12
00.00
iki yılın arasındatki tek sıfırdayız.
hiçbirşeyin farkı yok,
herşey bir geri sayılda var oluyor,
zaman bizim üretimimiz değil
ancak algılayışımız ürettiğimiz en kötü şeklimiz.
saat bizi kısıtlıyor ve duvarlar örüyor benliğimize,
özgür düşünce mümkün değil
özgür düşünce bu dünyada mümkün değil mi artık?
sanırım değil.

zg
n
üzgünüm.





Aynı yazıldığı hatalar ile mailimden bloga. Korona olduğum için evdeydim, bir sene önce de korona senesi olduğu için yine evdeydim, o yıl yazdığım yazıyı deftere yazmış olmalıyım, yazdıktan sonra en azından bir kere daha bile olsa okuduğumu hiç anımsayamadım. Genelde deftere yazdıklarımı okumam, onlar yalnızca 1 kere var olan şeyler gibi öylece dururlar. Bunlarsa işte 01






 

 

Bir yerden azalırsın ve hiçbirşeyin umrunda değilsindir

Bir yerden az varsındır anca bir yere kadar işte

Hayır elbette aklın orada değilse bile bir şekilde o yokluk fikri çeker seni olduğun yerden geri

Olduğun yerde varsındır varlığın ağır değil de olmadığın yerdekiyokluğun tondandır sanarsın

Yokluğunla var olmak olduğun varlıkla varlıktan da ağır basar sana uzaktan

Ne diye uzakta olAk ister ki insan.

Ne diye geldik bu yolları

Ne diye aradığımızkişi biziz ya da O

Nedir çıkmazı bunun çünki o sokakları evimiz yapabiliriz uçlarında ağalar ve kökleri kokutur-korur temelimizi palmiye değiller ya sarmalamadan sadece tutunurlar betona mı mi mü

Dünkü dost çıkıyor kapıdan görünmez olmuş su fidan

Havalandırma telaşlı.

Gri bir toz şampanya rengi olandan daha fazla toz değilse de,

Frene verdiğim takma ad sırf tersten okununca mana yayar etrafa

Fışkıran duvar, onlarca tuşla- yazlık yorganla- dürülmüş 3lli peso ve bozuk hatlarla sıvan sıvan

Kabloyu çekme dur nerf...

Son bir efes şişkodan sörf...

Yoruz yorum yolun

Duvara a yazmıyoruz v yazmıyoruz 0

 

 

 

İpad bozulduydu

Aslında tam anlamıyla hakkını veren bir bozulma da değildi

Tam bunu derken yandan biri telefonum bok gibi bir durumda yaa da diyor olabilir

Bunun sonu yok

Hep bozulurlar ya dakötü durumdadırlar

Kayarlar elimizden

Evet işte bu doğru biz kaydırmayız onları

Biz kırmayız Onlar bize kırılırlar

Birazdan müzik başlayacak öyle bir müzik ki kayıcam kendi elimden

Telefongibi isteyeceğim kırılmayı ben de

tA orta yerimden kendimin

ben bozulduydum her şeye, ipad benim bile değil.




 

 

Biz hep beraber gezeriz- gittiğimiz yerlerde de hep birbirimizde kalırız Didi

Baya toncayızdır evet doğru duydun biz siz gibi biziz biz gibi siz hep beraberiz’deki iz

Evet biz beraber gezeriz ve beraberimizdir bizliğimiz- işte bu cümle fazla tiz idi.

Tüm neyselerden bir tas aman yayılır ardından, ayrıntıya ineriz çünkü efenim;

Özgürlüklerimiz çatır çutur

Karınca avlanıyor ağzımızda

Balgamımızda biber gibi anca patlar bize tarifi iletiyorum:

Dünyadan gelen malzemelerle yapılmış pişirme kabının küçüğüyle kahve içiyorum coconut creme end gerçek ginger var Çin’de,

-Duş başları konuşuluyor gibiyapmıyımşimdiortamda

Bildiğimiz suyun haksızlığı konuşulmuyor yani burada-

Amca özgür insan abla özgür nine özgür de süslü çamurluk biz istersek aman esinti hep tepeden aynı hızla gelirse ğşğtğrsğn miğdeyi, sözler hep sağdan gelirse vırvır ya da solun dönükse tüm sınıfta cır cır. Üşütürsün şekerim dinlersen fıttır.

ne diyecektik bundan sonra sofistike son ra parlıyor işte!

tuvalet kağıdı bittiğinde sıcaklığı klozetin istemezsin git ara bul

amadönünce senin bıraktığın bir sıcaklığa hissedilirsin, evdir bu.

İşte şu noktada bizlik tek popo uzaktadır-

Bizlik tek po.

i drink milk every day