December 4, 2023

 Geçtiğimiz sene olduğum yerdeyim.

Yalnızca masanın yeri biraz kayık.
Muhtemelen aklımdaki şeylerin bir kısmı aynı,
ancak çoğu da değil.
Seneler mi fikir ekliyor yoksa fikirler mi seneleri yapıyor?
Seneyi oluşturan neydi?
güneşin etrafındaki bir tur dışında tabii,
hangi güneş?
yılda yalnızca bir gün seni diğer yıla bağlıyor,
bu da ne?
aynaya bakarsan kendini görürsün demek gibi mi
gündeme yakın ama itilmiş fikirli benlik
kapanmış 4 duvar arasında
özgür ruh 
özgür düşünce
ne derece mümkündür
ben güneş insanıyım
ben güneşi seven bir kadınım
burada işim ne?
bu gezegenden çıkılamayacağını biliyorum ve yeni bir kıta arıyorum kendime, güneş ışığından yararlanabileceğim, özgür bir kıta bu aradığım.
cevaplardan önce soruların kol gezdiği,
çoğul bir kıta.
öbek öbek fikrin oluşturduğu koca bir seneyi,
aşkın anlamını yitirmediği,
zamanın kendini bildiği bir kıta,
orada herkese yer var aslında.
sırtımdaki ağrı, yalnızca korona oluşumdan değil elbet,
bir sene daha dik durmayı reddedişimden öncelikle,
bir sene daha ne yapmak istediğimi bilemeyişimden ve de.

insan ne ile yaşar?
insan ne ile mutlu olur?
mutluluk ne derece elzemdir?
mutluluğu tanımlamak ne derece mümkündür?

yılın özel anına az kaldı.
peki ya hangi yılın?
bir senenin bitişi mi daha özeldir, başlangıcı mı?
bana sormayın.
ben cevaplardan bıkmış olmalıyım,
özellikle aranan cevaplardan.
kararsızlığımın tetiklenişi miydi sorular yoksa cevap isteyişlerimi her bir ana?

bana sormayın,
ama size sorularım var.
bir bardak su.
tarçın likörü.
klavyenin sesi ve özlemi ellerimin defteri.
yazıyorum işte yine,
bir sene bitiminde,
mavi ekrana dönük yüzüm,
ancak yanlış olmasın,
genelde ellerime bakıyorum,
harflerden öte izliyorum dansını ellerimin yazarken fikirleri bir bir, 
cümle desem daha doğru olur.
fikir bazen ge. gelir.
yarım saat sonra saat 12 oluyor. 
2022
çift sayıları nede daha çok sevdiğimi unuttum,
lakin öyle birşeyin varlığını lakinden itibaren sildim varsayın
o şekilde bir cümleye başlamaya niyetim yoktu
otomatik pilot devreye girmiş olacak
gerçi birkaç cümle öncesini de silebilirsiniz
dilerseniz
çift sayıları sevmek
tek sayıları sevmek
bunların bir önemi yok
lafı olmaz
aynılar diye mi?
sayılar aynı olabilirler mi?
bir sayıyı tek yapan neyse çift yapan da o değil midir?
bir sayıyı rakamlarla oluşturmak ve onu çift tek diye ayırmak
tam da insanın yapacağı bişey 
ırkçılığın sayısal hali
zamanın tekliği
zamanın çiftliği
anların çifliği (çiflik / ahır misali)
zaman bana da aynı mı akar?
hem de her zaman
yalnızken de mi zamanı akıtıyorum tıpkı sizin akıttığınız gibi?
önce çiftler akıyor
sonra teklere kayıyoruz
ordan yine bir çift
sonra yine bir tek
bu sonsuz bir döngüdür
zamanın liner çizgisinde akan sonsuz bir tek çift döngüsü
ikisi dışında bir sıfat mümkün bile değil
hayır
elbette sıfırı unutmadım
ama zamanda sıfıra yer yoktur
ilk anında bile mi?
bu soruya cevap vermeyi planlamıyorum
hatta düşünerek zaman bile harcamadan devam ediyorum
zamanda sıfıra yer yok mudur?
burada belki de öyle,
yer yoktur 
burada dediğim neresi?
evimde, istanbul şehrinde, zamanda sıfıra yer yok.
soru bile değil,
cevapla geliyorum size.
sıfıra yer vermediğim bir andayım işte,
saati işin içine katmıyorum bile.
ama bakmadan edemiyorum da.
insanın gözü hep saattedir şehirde.
orta yerinde şehrin saat saat terlersin iskeletlerce
bedenin senden uzakta bir yerlerdedir ama umrunda değilsindir bedeninin şehrin göbeğinde
anıların terler
başın bulanır saat ovalinde.
saat
zaman
sıkıcı insan algısı.
üst katta sesler yükseldi.
hiç şaşırmadığım bir elektirikli süpürge sesi duyuyorum.
saate bakmayı unutmuş insanlar da yaşar şehirde.,
umurlarında değildir saat
ya zengindirler
ya umursamaz
gerisi bakar saate
zamana sahip olmak isterler
başka şeyleri yoktur çünkü
karamsarlık bu yazıya yakışır mı?
öyleyse devam edebilirim.
ancak şu anda fark ediyorum ki( saate bakınca)
iple çektiğim o ana çok yakınız.
yazımla akıyorum o ana,
12 ye 12 kala anına
senede yalnızca 1 kere yeni yıla 12 dakika vardır.
o da yılın tam bu günü bu saatlerde olur
bayıldığım anlardan biridir bu
12 ye 12 var
onikiye on iki var
ve ardı yeni bir sene
son on iki diyebilir miyiz?
sanırım en değerlisi,
yılın en değerli on ikisi son onikisidir.
bir daha o on ikiyi yaşamak için 1 sene beklemen gerekir.
bu on ikiyi yaşamak için yaşamış olabilir miyim son sene mi?
mümkün.
güzel amaç sevdim ve onaylıyorum.
belkide yalnızca yılın son on iki dakikasında yazabilmek için yaşanmalıdır yaşam. 
yılın son 12liğine sığdırabilmektir söylemleri
bir bir
ilmik ilmik dizmektir içerisine
son 12 anı, ki hala o 12ye girmedik, 2 dakikamız daha var.
kendimi fazlasıyla hazır hissettiğim o eşsiz 12ye girmeye hazırken,
bir önceki seneki son 12liğimi hatırlayamadığımı fark ettim,
neden mi?
çünkü yazmıyordum da ondan.
a ha.
güzel.
gelecek yıl, nerede ve ne şartta olursam,
en azından son 12lik için planlayacağım son günümü
şu son cümlemi siliniz lütfen.
son 12deyim artık.
zamanın bana özel kısmı saatten gözüme akarken
fikirlerim ve benliğimle aktığım bir klavue kadar tın tınlı 
siyah ve serin ayak uçlarım,
uçuşuyor türküler üst çaprazdan
tam da hissettiğim gibi işitiliyor dışarısı bana
boğuk ve tiz
ancak capcanlı
yaşayan ve bilen yaşadığını
pişmanlıklarıyla hatta hatırlayamadığı pişmanlıklarıyla kararısz ne yapacağına
biraz obur
biraz aksi
biraz da kendisi gibi kinayeli, kibirli, kirli, kısmetli.
yılın en güzel anlarında serin kanlı akıyorum geleceğe,
tam tüm bir yılı yaşama amacımı buluşumun rahatlığıyla eritiyorum zamanı geleceğe,
her sene son on iki dakikada arıyorum bulmuş olduğum gerçekleri ifade etme yolumu belki de,
ne diyorum.
son satırları silelim:
iki nokta üst üste.
hala son 12 dakika içerisindeyim ve saate bakmama gerek bile yok.
umrumda değil saat,
hiç bir zaman olmadı,
ve kabul etmiyorum zamanın akışını,
çünkü yalnızca bize öyle geliyor diye kabul etmek palavra!
sıkmayın beni bu zırlavıklarla,
aklın yarattığı şeyin genişliğinden ilerlemek istiyorum zamanı yoksaymak ilk adım.
an zamanı bütünler
an sabittir
an durağan
zamandır aktığı sanılan
inanmıyorum hiçbirinize
zaman burada geçmişiyle geleceğiyle
inanmıyorum kendime
yılın son on iki dakikasında
eşsiz saydığım, yanlış olmasın,
lafını yaptığım şey zaman mı gerçekten?

bravo.

insan ne ile yaşardı?
yarattığı problamatiklerle mi?
ürettiği kaçış noktalarıyla mı?
tutunacaklarını arayışı ve uyduruşuyla ya da?
kendimle her gün böyl konuşuyor muyum?
sanırım daha fazla kelimeye ihtiyacım olacak.
anlamlar beni sıkmaya başladı ancak hala kendimi .ok süper hissediyorum şu bitmek son 12 dakika içerisinde güvendeyim ve biraz bile olsun durmadan yazdığımı düşünürsem,
zırvalamak bile keyifli,
sanırım gğvende hissettiğim ana şeylerden birisi yazıyor olmam,
açıklama ve kaygı olmadan düşünsel akışın yazı formunda belirmesi beni rahatlatıyor olabilir ancak üzgünüm ki aklımda olan tek şey çikolatalı birşeyler yeme isteğimi ne yapsam aslında bastıramamış olmamdır.
son 12 dakika bitecek biliyorum yakında,
ve bana geriye kalan tek şey şeker krizi mi?
seneye girişin böylesi de komik oldu biliyorum.
ancak bir diğer isteğime yöneliyorum.
hawaii fişekler eşliğinde yazıyorum tüm bunları,
maytaplar patlıyor,
neymiş yeni yıl
12.12
00.00
iki yılın arasındatki tek sıfırdayız.
hiçbirşeyin farkı yok,
herşey bir geri sayılda var oluyor,
zaman bizim üretimimiz değil
ancak algılayışımız ürettiğimiz en kötü şeklimiz.
saat bizi kısıtlıyor ve duvarlar örüyor benliğimize,
özgür düşünce mümkün değil
özgür düşünce bu dünyada mümkün değil mi artık?
sanırım değil.

zg
n
üzgünüm.





Aynı yazıldığı hatalar ile mailimden bloga. Korona olduğum için evdeydim, bir sene önce de korona senesi olduğu için yine evdeydim, o yıl yazdığım yazıyı deftere yazmış olmalıyım, yazdıktan sonra en azından bir kere daha bile olsa okuduğumu hiç anımsayamadım. Genelde deftere yazdıklarımı okumam, onlar yalnızca 1 kere var olan şeyler gibi öylece dururlar. Bunlarsa işte 01

i drink milk every day

Blog Archive