November 16, 2009

ya ben?bilmiyorum.

bazı sabahlar aniden uyanıp kendi kendimi paylıyorum"neden herşeyi düşünmesi gereken kişi sensin sanıyorsun?"
bi sabah yine olabildiğince erkenden uyanmaya karar verdim.gün içerisinde yapıcak fazla işim yoktu ama,dışarı çıkar;bişeyler atıştırıp bi parka giderdim.ucuz sigara eşliğinde tüm insanların parkı yolmuşcasına kullanıp,yürüyüp gidişlerini izlerdim-kitap okurdum.günlük yapılabilecek,en az yorucu bundan başka ne olabilirdi ki!yanılıyordum.
uyandığımda-o gün-havanın bu kadar soğuk olabileceğini hesaba katmadan,üzerime öylesine şeyler geçirip dışarı atıverdim kendimi.ilk işim sabahın o saatinde açık bir bakkal bulmaktı.sis sokaklara sinmişti.ellerim ceplerimde sadece önüme bakarak yürüyordum,soğuk bir süre sonra umrumda olmadı bile.köşedeki bakkala girip sigara,kibrit türünde,beni bir gün idare edebilecek ihtiyaçlarımı alıp çıktım ordan.adam amma da soğuktu!havanın soğuk olduğu yetmemiş gibi insanlar nasıl da kendilerini diğer insanlardan-bu kadar kötü-soyutlayıp etrafa iğrenç bir nefret yayarlar ki?daha sabahın ilk saatlerinden nefret ettim gördüğüm yüzlerden.hafif yağmur çiselese bile bu nefreti akıtamadı üzerimden.
ama ben yine de uzun süre yürüyüp insanların yüzlerini izlemeye ve pislik yüz ifadeleri toplamaya devam edecektim.
amansız kaldırımlarda eskidi ayaklarım.geceleri ve sabahları benim için günün anlamını ifade edebilirdi sadece.
saat onikiyi vurup insanlar belirdiğinde,etrafta,nefret ederdim onlardan ve etraftan.
parkın en kuytu köşesindeki bankı aradım dakikalarca.nedense hiç biri bana tam anlamyıyla kuytu gibi görünmedi.nerede öpüşüyor bu insanlar!
büyük bir ağacın gölgesinde kalmış bank göründü gözüme uzaktan.yavaş yavaş yakınlaştım ona,aniden de oturdum.tahta nemliydi.ve eski kokuyordu bu park.çok sevdim boşluğunu,daha bir insan bile yoktu.ne mutlu etti beni öten kuşlar,ne mutlu oldum havanın soğuk olmasından!
çünkü soğuk havalarda insanlar her zaman kısa yolları kullanırlardı.fazla etrafta görünmeden gidebilecekleri yerlere hemen gider,sokaklarda oyalanmazlardı.
soğu hava soğu!buz ol,buz kesil,dondur ellerimi!
kitabı açtım.
"ben deli bir adamım...içi nefret dolu,yalnız bir adamım ben.falan filan falan filan.üstelik boş amaçları olan bir insanım.."
kapattım kapağı.istemiyordum o an okumak.bi hayat okumak istemiyordum hiç.hele de beni anlatan.belliydi adamın bana benzediği.ilk cümleden ele vermişti kendini.nefret ettim kitaptaki kahramandan.kitabı cebime geri soktum.sigaramı çıkartıp ağzıma yerleştirdim.muhtemelen yüzüm buruş buruştu.kaşlarım çatık.sigarayı yaktım.havadaki sislerle beraber sigara dumanı üzerime yapıştı.uzakta bir kaç insan görmeye başlamıştım bile.
'lütfen güneş geç açsın'
yapraklar yerleri yalıyordu.sonbaharı her mevsimden daha çok seviyordum.renklerinin matlığı beni çok etkiliyor ve hüzün havasıda beni mutlu ediyordu.çıplak kalmış ağaç gövdelerini başka cisimlere benzetmen çok eğlenceli bir iş oluyordu.mesela bir kadın vücudu..özellikle de kadın vücutlarına benzerdi hepsi!en kötüsünden en iyisine,bakmayı bilecektin sadece.
uzaktan sisin içinden birinin bana doğru geldiğini farkedince düşüncelerim uçtu gitti.gelen kişi;şişman bi adamdı.muhtemelen kötü bir işe sahipti.kurbağaya benziyordu hatta,giyinişi,yüzü..tam bir kurbağaydı bu adam.yalnızdı da.karısını çok üzmüştü zamanında küçük kızıyla büyük oğlu onu aramaz olmuştu.parasız kalmıştı.hiç yoktan ortanca çocuğu-iyi kalpli kızı arada bir uğrardı leş kokulu evine-o kadar.yalnız ölmeyi hak ediyordu o.annesine ve babasına da hep kötü davranmıştı zaten.ne kötü bir gençti eskiden!herkes ondan nefret etmişti.kinci,çıkarcı,paracıydı.ama bak şimdi bi haline!nerede para?nerede mutluluk?anlayamamıştı hiç hayatın gerçeklerini,hayatın ne olduğunu bilememişti hiç-bilemeyecekti de.pişman ama şimdi,önce annesinden ve babasından özürdilemek ister sabahları sonra da karısından.ah ne güzel kadındı şu karısı!hiç hak etmememişti böyle taş kalpli bi adamı!yazık etti güzelliğine.ama iyi topladı kendini.çok geçmeden saygın bir iş adamı evlendi onunla.haklı ama iş adamı kadın hem güzel hem de çalışkan bir kadındı.sokakta yalnız bırakılmaya gelmeyecek kadar narindi o.
önümden geçti gitti.arkasından izledim onu.evet evet,herşeyde haklıydım.yapmıştı bunları.etrafa kokusu yayılıyordu yaptıklarının.insanlara kendini nefret ettirdiği gibi şimdi nefret ediyordu hayattan.hak yerini bulacaktı ama!bulacaktı tabii..
sigaramı kaldırımın ilerisine doğru,bi su birinkitisine attım.'cıss'sesin duyar gibi oldum hafiften.ya da beynimde canlandırdım o sesi.emin olamadığım için kibritimi çıkarttım.yaktım fırlattım suya.havada söndü körolası şey.bi tane daha yaktım.o da aynı boktu.bi tane daha,bi tane daha..peş peşe,usanmadan..beş altı tane kibritim kalmıştı.çoğu havada sönmüş,çoğundan da 'cıs'sesi çıkmamıştı bile.cebime geri attım kibriti.körolası şey!
uzun süre sesleri dinledim.beynimi kirletti çoğu.aptal arabalar,küfür edercesine ilerleyen motorlar.kuş sesleri yenik düştü insanlığın yarattığı lanet seslere.bir sigara daha yaktım.mutsuz rolündeydim bugün.bütün gün sigara içecektim.planım burda oturmak ve sigara içmekti.olmadı ıssız bir mahalle bulup dolanırdım oralarda.fazla insan-özellikle de çocuk olmayan bi mahalle olacaktı ama o-hiç tahamül edemezdim çocukların durmadan bağırışlarına.ama bilirdim onlar çok şey düşündürür insana.çocuklar!ne garip yaratıklar onlar!
küçüklüğüm geldi aklıma.minik bi arabam vardı küçükken.annem yalnız bi kadındı.babam vardı ama fazla konuşmaz ve ya hep işe gider ya da uzaklara..yalnızdı annem.bi ben vardım hayatında.bana babamın ona verdiği yemek parasıyla araba almıştı bir gün.hiç istememiştim halbuki bir araba.alıvermişti işte.anneydi sonuçta.uzun süre-bir iki yıl kadar ellemedim onu.sonralarda sıkıntıdan aldım bi gün elime.paramparça yaptım arabayı.ne salak şeysin sen!sana ihtiyacım yok benim!çocukluğum sensiz de geçebilir benim!diye bağırdım arkasından.annem hiç belli etmesede biliyordum üzüldüğünü.parçalarını bir kutuya koyup sakladığımı hatırlıyorum.kimbilir hangi çöplükte şimdi!
çocukluğum hep,birşeyleri sorgulayarak ve birşeylere karşı hep nefret duyarak geçmişti.ne bir arkadaşım vardı ne de bi kişinin ismini bilirdim.okula giderken hep uzun yolu kullanırdım.kimseyle karşılaşmayım diye.yalnızlığın getireceği bişey olucak ki düzgün konuşamazdım bile.aslında vardı biri,arkadaş mıydı değil miydi bilmiyorum ama vardı işte birisi!alt komşumuzdu.yaşlı bir kadın.ne güzel kurabiye yapardı!sevmezdim,yemezdim hiç ama kokusundan bilirdim nasıl güzel olduklarını..çok konuşkan bi kadındı,hızlı konuşanlardan değil,ya da saçma konuşanlardan.yavaş yavaş ve mantıklıca.çoğu şeyi ondan öğrendim diyebilirim-yaşamıma düzgün başlamamı sağlayacak şeyler.yıllarım geçti onun eskimiş küf kokulu koltuğunda.hatırlıyorumda bir gün alt kata indiğimde eşyalarının toplandığını gördüm,tanımadığım insanlar tarafından.ölmüştü.bu kadar basitti.bu kadar olağan.hiç unutmamıştım onu.unutmazdım.tek arkadaşımdı!
sigaramı fırlattım,bu sefer suya fırlatmadım.o sesi duyabilecek miydim,hiç merak etmiyordum.sis biraz dağılır gibiydi.kitabı çıkartıp her hangibir sayfadan okumaya devam ettim.
"her şeye çok önem veriyor demesinler diye buluşma yerine hep sonradan giderdim.etraftaki insanların düşünceleri yüzlerine yansıyor diye onların o çirkin yüzlerine bakardım,onları saydığımdan değil.buluşma yerine vardığımda.ikisi beni yine görmezden geldi.diğeri ise alışılmış bir şekilde selamladı.kapıda onu beklemek aşağlayıcı bişey olsada katlandım.anlaşılan son gelen ben olamamıştım.içeri geçtik,yemeğe bu kadar para verdiğimi aklımdan çıkarmayarak yuttum her lokmamı..."
bir kaç sayfa daha atlamaya karar verdim.kitabı başından okumam gerektiğini ve okuyacağımı bal gibi biliyordum.ama bazı şeylere engel olamıyordum bu sabah.sanki alışkanlıklarım başka birinin alışkanlıklarıymışcasınaydı.beğenmedim alışkanlıklarımı.
"tekardan bardağı alıp,suyu içmmeye başladı.sanki beni takmıyormuşcasına yan gözle bana bakıp işine devam etti.kibiri gözlerine yansımış,gözlerime akıyordu.sesimi çıkartmadan işini yarım yamalak-ona göre tam-yapışını izledim.biraz sonra aniden kalkıp;
-benden bu kadar,gidiyorum.dedim yüksek bir sesle.umrunda bile değildi!işine devam etti.yüzüme bile bakmadı.bir dakika kadar bir tepki vermesini bekledikten sonra-hiç bir şey yapmayınca kendimi sokağa attım.yine kendimle kalmıştım.zaten bunu istemiyor muydum?bu sorumu cevaplamadan yürümeye koyuldum.saat çoktan geceye yakınlaşmıştı..."
bi anda sesler duydum.kız sesleri.kafamı kaldırdığımda karşıdan gelen üç genç kızı gördüm.uzaktan ne kadar da güzellerdi.iki sarışın,bir kumral.hayatlarının en güzel yıllarındalar.ama muhtemelen farkında bile değillerdi.liseli kızlar!ne beklersin ki?!yakınlaştıklarında onları daha iyi bir şekilde incelemeye koyuldum.yavaş yürüyorlardı ve çok da sesli konuşmuyorlardı.içlerinden biri-sarışın olanlarından biri-biraz arkadan geliyordu.sessizce ağaçları izliyordu.kollarının arasında almaya çalışsan asla alamayacağın türde sıkı sıkı tuttuğu şeylere bakmaya çalıştım.kitaplar!ne okurdu bu kız?hangi yazarlar onu mutlu eder hangileri üzerdi?hangi yazarlarda kendini bulur,hangisi ona hayatın anlamını verebilmişti?belki hiç biri..bilmek istedim okuduklarını.tanımak istedim o kızı.sabah kaçta kalkar,geceleri kaçta yatar.bir kitabı sadece okur mu,yoksa onu gerçekten okur mu?
diğer ikisinden geri kalmıştı.git gide yakınlaştı bana.gözleri etrafı yalayıp yutuyordu.bana da bak!geçti gitti.ne baktı ne de elindeki kitabı görebildim.çok sinirlendim kıza.salaktı bence,baya hem de.insan yüzü görmeye korkan bi salaktı o!kitap okusan ne yazar?salaksan..hiç sevmemiştim zaten onu.aralarındaki en mantıksız kişi o görünüyordu.diğer kızlar?ah ne iyiyiydi onlar.onlar,bakmıştı bana.biliyordum.onlar salak değildi.
kafamı diğer yöne,umursamadan çevirdim.park dolmaya başlamıştı.çok ilerlerde bir kaç kişi çarpıyordu gözüme,onlar da benim gibi oturuyorlardı.ne yaparlar ederler bilmem ama dünya da tek olmadığımı anlamamı sağlamışlardı.tek parkta oturan insan olmak istedim o anda.sadece bana özgü olsun.sadece ben yapabileyim onu.
bir sigara daha yaktım.sigaranın bağımlısı falan değildim.sadece hayatın sıkıcılığındandı bu alışkanlığım.evet alışkanlıktı o bağımlılık değil.içeme duman çekmeye ihtiyacım yoktu,elimde tutacağım,yakacağım-yani uğraşacağım-zaman geçireceğim saçma bi alışkanlıktı o.bazı zamanlar onun yerine kalemlerle oynardım.hatta kalemlerle oynamak nasıl bağımlılık değilse sigara içmekte bağımlılık değildi benim için.belki bu kendime söylediğim en büyük yalanlardan biriydi ama bunun sayesinde,yani alışkanlıkların arada bir değişebildiğini bilmemin sayesinde,bırakıyordum sigarayı uzun süre.içmiyordum.umrumda olmuyordu sigara.aklımın ucundan geçmiyordu.ta ki hayat bana sıkıntıyı hatırlatıncaya dek.alışkanlıkların en iyisi olup çıkıyordu sigara karşıma.
sabahın bana her zaman verdiği huzur fazla yoktu bu sıralar ortalarda.insanlar acımadan herşeyi yok ettikleri gibi-bunu da-huzuru da-yok ediyorlardı günden güne.bazen insan olmaktan nefret ederdim.bunlar insan,ben de insanım.fil olsam ya!ya da her hangibir iğrenç böcek de olur.ne farkeder!nefretlerimi kendime sakladıkça,daha çoğalıyorlardı.gelip geçen insanlara anlatamazdım ya bunları.anlamazlardı.ama hayvanlar,bitkiler..her zaman anlardı onlar.sen farketmesen bile dinlerlerdi seni.tamam,onlar hiç anlamazdı,yanılıyorum,biliyorum,ama en azından bir insandan daha iyi seni dinleyebildikleri bile olurdu bazen-çoğunlukla(!)
artık gelip geçen insanlara bir hayat yazmaktan sıkılmıştım.hem zaten hangisine iyi bir hayat bahşetmiştim ki!kimin hayatı gerçekten hayattı?kimsenin.
kitabı elime yeniden aldım.bu sefer açıcağım sayfayı biliyordum.son sayfayı açıcaktım.son satırı okuyacaktım.saat de geç olmuştu zaten,artık uzaklaşmalıydım insanlarla dolmaya başlayan bu sokaklardan,eve gitmeli,biraz dinlenmeli-ki beni yoran şey düşüncelerimdi-gece yeniden çıkmalıydım.gecenin yüzünü düşünmeliydim biraz.öğlenlerden nefret ederdim zaten,anlamsız bir kalabalığa maruz kalan öğle vakti.ne yazık sana!ama geceleri.geceleri nerdesiniz?geceler bu kadar mı ürkütüyor sizi?halbuki her yer geceleri de aynı..kısıtlanmış düşüncelerinizden biri ise geceleri sizi eve sokan düşüncedir.acıdım geceleri sokakların kokusunu daha hiç duymamış insanlara.teker teker.sigaramı atmadan önce bi tane daha yaktım onunla,az kibritim kaldığını unutmamıştım..
yavaşça ve narince çevirdim sayfaları.sona geldiğimde,minik bir esinti başlamıştı.aşk kokan ama aşktan nefret eden bi rüzgardı bu.ona aşkı sorsan bilemezdi bile.ama aşk kokuyordu,besbelliydi!
"devam edemeceğini bildiğinden dolayı anlatmayı bırakmıştı.ama biz biraz geride dursak da olur,sanıyorum."
kitabı kapattım.kimbilir ne harikulade bir kitaptı bu!neler anlattı kimbilir.kimbilir nelerin farkına varıcam onun sayesinde.kimbilir kaç ayda yaşayabileceğim duyguları birkaç sayfada yaşatıcak bana.cebime koydum.ayağa kalktım ve geldiğim yoldan geri ilerlemeye başladım.yollar hala yoldu.nem birikmişti üstlerinde,ağır ağır.insanlar ezmeye başlamıştı onları.canları acıyordu-hiç olmadığı kadar.üzülüyordum yollara,seviyordum onları.onlar olmasa..sigaramı yere atıp topuğumla ondan günün nefretini çıkarttım.eve girmeme az kalmıştı.tam zamanıydı!insanlar akın akın çıkıyordu dışarı.ne varsa dışarıda!tamam,dünya var burda.gerçekten görebiliyor musunuz dünyayı?gerçekten doğru yerden mi bakıyorsunuz dünyaya?bakabiliyor musun?-sanmıyordum.ellerimi ceplerime koydum.ya ben?bilmiyorum.hava hala soğuktu,çok değil ama.apartmanın kapısına geldiğimde şöyle döndüm baktım bir sokağa-sokağıma.ne çirkindi sesi,ne büyük bir hüzünle bakıyordu bana..merdivenlere ilerledim sokağa çaktırmadan.
daireme geldiğimde,herşey daha güzeldi.çünkü bu kapının ardında başlayan dünya,benim kendime yarattığım bir dünyaydı.dünya içinde dünya.benim kurallarım ve benim isteklerime boğulmuş dünyanın bir dünyasıydı burası.hafiften gülümsedim dünyama.cama olabildiğince uzak bir koltuğa oturdum.benim dünyam!kitabı açtım.geceye daha çok vardı.
"ben deli bir adamım.içi nefret dolu yalnız bir adamım ben...."
bir sigara yaktım.

i drink milk every day