May 4, 2009

tatlı hep tatlıydı.



önünde giden isimsizliği belli belirsiz adımlarla takip ederken,kokladı düşüncesiz özlemi.hatalı davrandığını farketmiş olsada çevresindeki bir kaç gülüşsüz insana çaktırmama kararı alıp yanlarına gitti ve konuşmaya karar verdi.
-"cimri bir bankacıymış meğerse."dedi ve karşısındakilerden cevap bekledi.o sırada pantalonunun önemli noktlarınından olan ön kısmının biraz ıslanmış olduğunu gördü ve tabureye oturup bacak bacak üstüne attı,biraz gerildi.
-"mor saat takan heriflerden ne beklersin ki?"diye karşılık verdi çok bilmiş biri ve onun oturduğunu görünce canı çekmiş olmalı ki bulunduğu yere hemencecik çöküverdi.
-"peki şimdi ne yapmayı planlıyorsun?".dedi uzun saçlı,kızımsı,tatlı çocuk.bu çocuğun gözleri maviydi ve geceleri daha iyi görürdü.kedileri sevmezdi.
biraz düşündükten sonra içinde bulunduğu kördüğüm alıntıları misali günlerini hiçe sayarak sadece uyumak istediğini anladı.uyumak ve biraz da gezinmek.daha fazlası değil.yapması gereken ve yapabilceği şeyler zaten sınırlıydı ve elinde olsada yapmayacağını biliyordu.etraftaki kalabalığın içindeki yalnızlığın anlamsız kıkırtılarını dinledi.sevicek kız kalmamıştı ve karavanı gaz kaçırmaktaydı.şekilsiz tırnaklarından kayan cinler ona gülüyordu ve bu onu çok sinir etmeye başlamıştı.bacak arasındaki ıslaklığı ikince kez farkedip,bu sefer şaşkınlığını yüzüne yansıttı ve
-"o da ne?"dedi tatlı olan çocuk.
-"bilemedim ben de bakıyorum sadece."dedi bizimki ve gerçekten de hiç bir fikri yoktu.işemiş olamazdı çünkü karavanının tuvaleti bozuk değildi.ağaç altına işemeyi sevsede daha biraz önce karavanına işediğini anımsadı.bir anda etraftaki renkli kalabalık bacak arasında odaklanıp ne olduğunu bulma bahanesiyle uzun bakışlara ve fısırdaşmalara başladı.bu onu baya baskı altında hissettirmiş,yerinden kalkıp ordan biraz da olsun uzaklaşmasına yetmişti bile.
-"sanki,sanki biraz renkli gibi."dedi uzun bi kız.baya dikkatli baktığını anlamayan kalmadığı için susmayı tercih etti.diğer insanların arkasına saklansa bile uzunluğundan dolayı herkes onun gözlerine bakabiliyor ve onu gitgide daha da utandırabiliyordu.kız utanmamıştı.sadece hoşuna gitmemişti.
yorgunluğun verdiği terleme duygusu,onun herhangi bir kızla sevişmek isteyipte sevişememesinde yaşattığı duyguyla eşdeğerdi.ve en uzak elma ağcının altına çöküp karşı taraftaki mandelin ağaçlarını izlemeye koyuldu.hava olması gerektiği gibi olmasada çok rahatsız edici değildi.şimdi sadece düşünceleri,bacak arasındaki gizlemli leke ve uykusu etrafında ağır danslar ediyordu.düşünmeye başladı.'bankacının cimri olması olayını fazla abartmış olmalıyım.bütün bankacılar cimri ve benim bu konu karşısında yapabileceklerim sınırlı.paraya ihtiyacım vardı,ama uyku bedava,demek ki param olmasa da olur muymuş?olurmuş.'daha düşünecekti ki karşıdan o tatlı çocuğun ona doğru koştuğunu farkedip gözlerini mandelin ağaçlarından çekip ona dikti.
-"hey,galiba paraya o kadarda ihtiyacın yok ha?"dedi tatlı şey.bizimki gülümsedi.
-"ben de senin düşündüğün gibi düşünüyordum.gel yanıma otur,baksana ağaçlar ne kadar da huzur verici ve uyku getirici değil mi?"dedi.tatlı şey şimdi daha da tatlıydı ve hemencecik yanına oturdu.biraz yakınlaştılar.ikiside erkekti ve bizimki tatlı değildi.sadece saçları uzundu ve yüzünün fazla önemi kalmıyordu.saçları ona yetiyordu.ama tatlı.baya tatlıydı.
-"paraya niye ihityacımız vardı?"dedi diğeri.bizimki biraz bekledi.bir neden aradığı belliydi.
-"bilemedim şimdi,hem nasıl olsa yok,olunca ne yapıcağımızı düşünürüz elbet."dedi.ve arkalarından esen yeşil kokulu rüzgar onları uykuya daha da kolay hazırladığı gibi ciğerlerini doğallıkla doldurup mutlu olmalarını sağladı.tatlı hala tatlıydı.

i drink milk every day