November 26, 2008

O ve salak lightçılar.


apaçık ortadaydı herşey.üzerinde superman amblemleri olan yağmurluğumu giymem gerekirdi.yağmurluydu hava.Onun evine giderken,üzerime seksi şeyler giymem gerekmezdi.O bir erkekti.
çok yürümedim.az da değildi ama.birkaç sokak ıslaklık.yaklaşık dört tane yangın musluğunun yanından geçmiş olmalıydım.kapısının kırmızısı gözüme tanıdık gelmişti çünkü..
    kapıyı yavaşça açtı "bana imzanı göster"dedi.oralı olmadan yağmurluğumu çıkarıp askıya astım.içeriden kız sesleri geliyordu.o şanslı bir çocuktu.güzel kız sesleri.güzellerdi,emindim.çünkü sesleri çok kötüydü soylu kasabalı şeylerin.
"burada kilise varmış"dedi güzel kız yanındaki fena olmayan kıza.güzel kızın yanındaki fena olmayan kız biraz duraksayıp salatalık gibi gözlerini dikti bana.anlam veremedim davranışlarına.sonrada güzel olan kıza dönüp "light cola almayı unutmayalım"dedi.işte orada iğrendim güzel kızın yanındaki fena olmayan kızdan.çünkü ben colayı severdim.O genelde çikolatayı eritip yerdi.colaya ön isim takılmasından nefret ederdim.haklıydım.
tüpçü geldi sonra.iri bişeydi.güzel kızın ve yanındaki fena olmayan kızın gözleri,herifin kaslarına takılı kaldı biraz.kıskandım herifi.iriydi.benim gibi cılız değil.yakışıklı da sayılırdı.bence artık yaylanmalısın dedim soysuz herife.O su şişelerinin kapaklarını biriktirirdi.adamın eline biraz para tutuşturup vücut çalışıp çalışmadığını sordum."tüp taşıyorum"dedi.kapıyı arkasından kapatıp güzel olan kızla fena olmayan kızın ortalarına oturdum.
"atalarım kızılderili"dedi tetris oynayan gözlüklü eleman.tavanlara bakmaya başladım.güzel kızla fena olmayan kız çok güzel öpüşüyordu.O ise hala kitapları raftan indirip yerine koymaya devam etti.tetris oynayan gözlüklü çocuk bana yakınlaştı "atalarım çok güzel sevişmişler"dedi.greyfurt suyumdan hızlı bir yudum aldım.yağmurluk hiç fena fikir sayılmazdı.

i drink milk every day